Mardin İli, Kuzey Mezopotamya'da yer alan illerimizden biridir. Tarihsel olarak çok eski çağlardan beri Dünya'nın bu bölgesi, insanların bulunduğu, yerleştiği, ilk köylerin, kentlerin, medeniyetlerin kurulduğu bir bölgedir.
Mardin ilinin farklı bölgelerinde paleolitik (eski taş devri) çağdan bu yana insanlara ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. Bölgede Hurri, Sümer, Akad, Asur, Hitit, Urartu egemenlikleri hüküm sürmüştür. Mardin adının geçtiği ilk kaynak 4. yüzyıla ait Roma kaynaklarıdır.
640 yılında Müslüman Araplar tarafından fethedilen Mardin çeşitli Arap devlet ve aşiretleri arasında el değiştirdi. 10. Yüzyılda yüz yıl kadar Kürt devleti Mervanilerin eline geçti. 1085 yılında Selçuklular şehri aldı, kısa süre sonra 1103 yılında Artuklu Beyliği'nin üç yüz yıllık egemenliği başladı. Bir ara Selahattin Eyyübi'nin kurduğu Eyyubiler'in elinde kaldı. Sonra I. Alaatttin Keykubat zamanında Anadolu Selçukluları Mardin'e el koydu.
Hülagü Han'ın kurduğu İlhanlılar'a, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Şah İsmail döneminde Safevi'lere sonunda Osmanlıya geçen kent 1. Dünya savaşından sonra Sevr ile Fransız ve İngilizler verildiyse de işgale uğramadan Türkiye Cumhuriyeti'nde kaldı.
Mardin'in en çok sözü edilen, en önemli özelliği içinde barındırdığı etnik ve dini farklılıklardır. Bir arada yaşayan Türk, Kürt, Arap ve Ermeni etnik kökenli yurttaşlar ile Müslüman, Ezidi, Hristiyan dinlerine ve çeşitli mezheplere inanan Hanefi, Şafii, Alevi, Şii, Ortodoks Süryani, Gregoryan Ortodoks Ermeniler, Nasturiler, Keldaniler, Katolik Ermeniler, Süryani Katolikler, Protestanlar, (kısa süre önce Yahudiler) Mardin Halkını oluşturur. Bu açıdan bir hoşgörü kenti olarak tanınır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder