29 Mayıs 2018 Salı

YEDİ UYUYANLAR MAĞARASI SELÇUK.


7 uyuyanlar, Hristiyan ve Müslümanlar tarafından inanılan bir efsanedir. Bir mağarada 300 yıl uyuyan 7 Hristiyan genç ve bir köpek ile ilgilidir.


Efsane Hristiyanlarca Seven Sleepers of Ephesus olarak bilinir. Kur'an da bu konuda ayetler vardır. Müslümanlar 7 Uyuyanlara Eshab-ı Kehf der. Eshab sahibin çoğuludur. Kehf ise Arapça mağara anlamındadır. Eshab-ı Kehf tamlaması "mağara halkı" demektir. (Ben uzun süre kehf değil de keyf sandığım için keyfçiler falan sanıyordum. Aman siz bari karıştırmayın. :) )

Böyle bir mağarada uzun süre uyuyanlar üzerine anlatılan efsaneler yalnız Hristiyan ve Müslümanlıkta değil Museyilik, Hind ve Pagan Yunan dinlerinde de vardır.
Bu yaygın, çok bilinen ve aslında çok da ilginç efsane 7 Uyuyanların uyudukları yer konusunda kıyasıya bir rekabete neden olmuştur. Dünya çapında 33 mekan, bu dindar gençlerin ve köpeklerinin uzun yıllar boyunca uyudukları mağaraya sahip çıkmaktadır. 

Ülkemizde 4 farklı yerde Eshab-ı Kehf mağarası bulunur. Buraları Efes-Selçuk, Diyarbakır Lice, Mersin Tarsus ve Maraş Afşin'dir. 

Sayfamızda Selçuk-Efes yöresindeki 7 Uyuyanlar Mağarası'nın fotoğraflarını görüyorsunuz.


Kuranda Kehf suresinde olay şöyle anlatılmaktadır: İmanlı birkaç genç hristiyan hükümdarlarının karşısına dikilip onu imana davet ederler. Davetleri tepki görür ki kaçıp bir mağaraya sığınmak zorunda kalırlar. Allah onlara derin bir uyku verir. Bu bir mucizedir. Güneş ışığı mağaraya girmemektedir, kapının önünde ayaklarını öne uzatıp uyuyan korkunç bir köpek bulunur. 

Ayette peygambere "onları mağarada görseydin uyanık sanırdın. Halbuki onlar uykudadırlar. Biz onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de girişte ön ayaklarını ileri doğru uzatmıştı. Eğer onları görseydin arkana bakmadan kaçardın ve için korku ile dolardı." denmektedir. Kuranda uyuyanların sayısı verilmemiş, 3, 5, 7 ve bir de köpek olabileceği, bu konuda tartışılmaması emredilmiştir. Uyku zamanı 300 yıl olarak belirtilmiş, bazılarının buna 9 yıl eklediğini ancak tam süreyi yalnız allahın bilebileceği söylenmiştir. 

Uyandıklarında Eshab-ı Kehf'ten hiç biri böyle uzun uyuduklarını fark etmediği, hala hükümdarlarının sağ olduğunu sandıklarından korku içinde oldukları, içlerinden birini yiyecek almak üzere kente gönderdikleri, ona temkinli davranmasını söyledikleri ayetlerde anlatılır. 

Şehre inen genç ortamın değiştiğini, insanların hepsinin dindar Hristiyanlar olduğunu, cebindeki paranın tedavülden kalktığını görür ve çok şaşırır. Arkadaşlarını çağırır, olayı halka anlatırlar. Önce kimse inanmaz sonra bunun bir mucize olduğuna inanırlar. Mağaranın olduğu yere bir kilise inşa ederler.

Bir zamanda yolculuk temalı bilim kurgu öyküsünü andıran bu kutsal efsane çeşitli biçimlerde anlatılsa da özünde mağaraya kaçıp köpekleriyle birlikte yıllarca uyuyan 7 dindar genci içeren özü aynı kalmıştır.




Hristiyanlar yukarıda fotoğrafları görülen Selçuk-Efes civarındaki mağaranın, gerçek mağara olduğuna inanır. Burada bir kilise kalıntısı ve içinde efsanede sözü edilen yıllara tarihlenen mezarlar bulunmaktadır. Hristiyan inanışına göre 7 Uyuyanlardan her biri birer azizdir. İsimleri de, Maximilian, Lamblicus, Martinian, John, Dionysus, Exacustodianus, ve Antoninus'tur.

Arap (Müslüman) kaynaklarda Eshab-ı Kehf'in isimleri Yemliha, Makselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş, Kefestataynuş olarak geçer. Köpeğin adı ise Kıtmir ya da Kitmir'dir.
Ülkemizdeki diğer 3 Eshab-ı Kehf mağaraları konusunda bulundukları ilçeler arasında büyük bir rekabet vardır. Liceliler mağaralarının kuranda tarif edilene benzediğini ileri sürerken, Tarsuslular tarihi kaynaklar, hadisler vb. deliller göstermektedir. Afşinliler ise sorunu mahkemeye yansıtmış ve hazırlattıkları keşif raporuna karar çıkarmışlardır. 

Daha fazla bilgi için:



15 Mayıs 2018 Salı

PERGE - ARTEMİS'İN GÖRKEMLİ KENTİ...

Helenistik Çağda yapılmış çift kulelerden biri...
Perge Antik Kenti Antalya'nın Aksu İlçesinde yer alır. Bölgede MÖ 3000 yıllarından, Erken Tunç Çağından bu yana insan yerleşimleri olduğu, arkeolojik kazılarda elde edilmiş buluntularla bilinmektedir. Perge'nin kuruluş tarihinin Hitit kaynaklarında adının geçmesine dayanılarak da Truva Savaşından (MÖ 1275) önceye dayandığı düşünülmektedir.

Perge'de Helenistik ve Roma Dönemlerinde en sevilen tanrı, Tanrıça Artemis'ti. Gök Tanrısı Zeus ile Tanrıça Leto'nun kaçak aşkından doğan Artemis,  ikizi Apollo ile birlikte Ege'nin Delos Adasında doğmuştur. Efeslilerin adına dünyanın 7 harikasından birini inşa ettiği Artemis, bakire ve avcı bir tanrıçaydı.

Perge halkı bir zamanlar tanrıçalarına Wanessa-Preiia yani Perge Kraliçesi diyorlardı. Perge'de  Artemis adına görkemli bir tapınak yapıldığı bilinmektedir. Ancak henüz nerede olduğu keşfedilmemiştir.

Perge'den Kireçtaşından bloklara kazınmış nar, çiçek ve yaprak motifleri...


Bir zaman üzerinde ulaşım yapılabildiği düşünülen Aksu Irmağı (Kestros) kenarında yer alması ve Bergama -Side antik yolu üzeride bulunması kentin önemini arttırmıştır.

MÖ 333 yıllarında Perge'nin çevresinde koruyucu surlarının olmayışının İskender ordularına direnmeden teslim olmasına neden olduğu düşünülüyor. Helenistik dönemde en parlak ilk dönemini yaşayan kentte bu dönemde yapılmış surlar ve muhteşem ikiz kuleler hala dimdik ayaktadır.

İkiz kule ve surlar restore ediliyor.

Şehrin bu gün ayakta kalan en önemli yapı ve eserleri ikinci parlak dönemden yani Roma İmparatorluk döneminden kalanlardır. Bu dönemde birbirini kesen iki ana cadde kentin merkezini oluşturuyordu.

Caddelerden biri kulelerden başlayıp akropolün eteklerindeki anıtsal çeşmeye kadar uzanmaktaydı. Çeşme (nymphaeum) oluklarından akan su caddenin ortasında boydan boya uzanan 2 metre genişliğindeki kanaldan akmaktaydı.



Ortasından akan serinletici yapay dere, iki tarafındaki sütunlu yaya yolları, sütunların arkasındaki mozaik kaplı zeminleriyle çeşitli dükkanlar bu geniş caddenin Perge'nin önemli ve canlı bir sosyal mekanı olduğunu gösteriyor.





İki önemli caddenin kesişme noktasında Apollonius Demetrius Takı bulunuyor.

 Apollonius Demetrius Takı

Antik Kente güneyden bakıldığında Tunç Çağından bu yana insan yerleşimi izlerini taşıyan Akropol ve Helenistik, Roma ve Hristiyanlık dönemlerinde bölgenin önemli kentinin panoraması böyle görünüyor.



Kentin Roma Dönemi Agorasının iki farklı açıdan görünüşü:


Perge Tiyatrosu 12 000 kişi kapasiteli olup Roma Döneminde MS 2. YY inşa edilmiştir. Tiyatronun sahnesi mermer heykel ve süslemelerle bezenmişti. Buradan çıkarılan eserler Antalya Müzesinde sergilenmektedir. (Ben Perge'ye gittiğim tarihte, ziyarete kapalı olduğu için fotoğraf çekilemedi.)

Perge ve yakınlardaki antik kentlerden çıkarılan eşsiz güzellikteki heykellerden birkaç örnek görmek için bu blogun aşağıdaki sayfalarına uğrayabilirsiniz.



Perge, Hristiyanlık döneminde üçüncü ve son parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde bir metropolitlik merkezi olan Perge'de bir çok kilise ve dini yapı inşa edilmiştir.


Kentin bugün ayakta kalmış en ilgi çekici yapılarından biri de stadyumdur. Türkiye'nin en iyi korunmuş stadyumudur. Bu yıl (2018) sahadaki malzeme ve taşlar kullanılarak restore edilecektir. Aslına uygun restorasyon sonrası turistik ve sanatsal amaçlarla kullanıma açılacaktır.

Stadyumdan panorama...