15 Ağustos 2012 Çarşamba

Hacı Bektaş-i Veli Türbesi

Nevşehir ili Hacıbektaş ilçesine adını veren (Eski adı Sulucakarahüyük) Hacı Bektaş-ı Veli şu anda İran sınırları içindeki Horasan Nişabur kentinde 1209 yılında doğdu. Asıl adı Seyyid Muhammet bin Seyyid İbraim Ata'dır. Hoca Ahmet Yesevi tarikatına bağlıydı. Anadolu'ya göçerek 1271 yılındaki ölümüne kadar  Sulucakarahöyük'de yaşadı. Bektaşilik tarikatının piridir.
Bektaşilik devşirme askerlerden oluşan Osmanlı merkezi ordusu Yeniçeriler'in tarikatıdır. Devşirilen acemi oğlanlar Bektaşi geleneklerine göre yetiştirilirdi.

Daha fazla bilgi için:
http://www.hacibektas.com/index.php?id=hacibektavel

Günümüzde müze olarak kullanılan türbesi Nevşehir Hacıbektaş ilçesindedir. Aşağıda Alevi ve Bektaşiler için önemli bir ziyaret yeri olan türbesinden fotoğraflar görüyorsunuz...

Müze olarak da kullanılan türbenin girişi...

O zamanki kıyafetleri sergileyen Bektaşiler...

Müzeden ilginç bir eşya: Kırk Budak Şamdan

Hacı Bektaş-i Veli'nin Türbede ayrı bir odada bulunan sandukası...
(Müzede daha bir çok Bektaşi dedesinin mezarları da bulunuyor.)


Müzede sergilenen eserlerin fotoğraflarından bir kolaj:




13 Ağustos 2012 Pazartesi

Obruk Han - Konya

Denizli - Doğu Beyazıt arasındaki o uzun mesafe Selçuklular tarafından yaptırılmış onlarca kervansaray ile süslüdür. Bunlardan bir kaçını blogumda paylaşmıştım. Konya'ya 75 km uzaklıkta  çevredeki bir manastırın toplama taşlarıyla yapılmış bir 13.yy. eseridir. Şu anda bir özel şirket tarafından restore edilmektedir. Kervansayarın arkasında ona adını veren 145 m. derinliğinde olduğu söylenen bir obruk vardır. 

Obruk Han genel görünüş...


Hanın içinden....





Hanın arkasında yer alan obruk... Obruk suyu mevsimsel olarak renk değiştirdiği sözleniyor. Baharda yeşil iken yaz sonunda turkuvaz olmaktaymış...



12 Ağustos 2012 Pazar

ERİTRAİ - KIRMIZI GİRİTLİNİN KENTİ


Çeşme yarımadasının batısında büyük bir gölü andıran korunaklı körfeze bakan eski bir İyon kentidir. Çeşme'ye 26 km uzakta Ildırı köyündedir. Söylenceye göre adının anlamı kırmızı olan Erythros önderliğinde Giritliler tarafından kurulmuştur. Daha sonra Yunanistan'dan (Hellas) gelen Atina Kralı Kodros'un akrabası Kleopos-Knopos önderliğindeki İonlar zamanında güçlenmiş ve 12 iyon kentinin yer aldığı iyon birliğinin (panionion) önemli bir üyesi olmuştur. 
Bütün bölgenin kaderi olan Lidya-Pers-İskender-Bergama Krallığı-Roma-Doğu Roma (Bizans) egemenliklerinde bir tarih yaşamıştır. Eritrai yine bu kaderin devamı olarak Selçuklu beylikleri ve Osmanlı dönemlerinde yerleşim yeri olma özelliğini korumuştur. 1964 yılında ülkemizin yüz akı arkeologlarından Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından başlatılan kazılar günümüzde de sürdürülmektedir.

Fotoğraflar:

Akropolde yer alan Atena tapınağı. MÖ 8. yüzyıldan kalma bir eserdir. Çok köşeli taşlarla oluşturulan (poligonal) teknikle örülmüş duvarları ve iç mekanda yer alan rampası arkaik çağ mimarisinin örneğidir.




Tiyatronun en üst sırasında sahneye panoramik bakış....

Akropolda Atena tapınağının altındaki bir düzlükte  Yer alan Matrone Kilisesi... Fotoğraflardan üsttekinde Kilisenin haç şeklindeki penceresinden Ildırı Ovası'nın görünümü,  ortadakinde Kilisenin sağlam kalmış tek
duvarı , alttaki fotoğrafta ise kilise bahçesindeki mezarlar ve bir melek (!) görünüyor... 


Altta, Cennet Tepe Roma Villaları kazı alanının akropolden görünüşü... Denize uzanan bu yüksek burun sıcak Ege yazlarında gerçekten mahalleyi cennete benzetiyor olmalıydı. Roma döneminde temiz su, sıcak su ve kanalizasyon sistemi bulunan bu lüks villalar nefis mozaik ve fresklerle süslüydü. Bu güzellikler Roma döneminde kalsa da 19. yüzyıla kadar burada yerleşim vardı.







10 Ağustos 2012 Cuma

Kayseri Rum Panaya Kilisesi - Yaman Dede Camii

Kayseri'nin Talas İlçesinde 1886 yılında inşa edilmiş Rum Panaya Kilisesi Kayserili yerli Rumların mübadelede gönderilmesinden sonra 1925 yılında camiye çevrilmiştir. Bu güzel eser şu sırada restore edilmiş ve Yaman Dede camii olarak ibadete açıktır. İlginç olan Rum Panaya kilisesine cami olurken aynı kaderi paylaşan Yaman Dede'nin adının verilmesidir.
1877 yılında Kayseri Rumlarından tüccar Yuvan ile Afurani'nin oğlu Dyamandi İstanbul Hukuk fakültesini bitirir, avukatlık ve öğretmenlik yapar. 1942 yılında müslüman olur. 1962 yılında ölür. Talas'ta çok sevilen biri  olarak bu esere adı verilir...

Caminin ön cepheden görünümü... (6 fotoğraftan panorama)

Solda caminin giriş kapısı... Üçgen alınlığı üzerindeki 6 satırdan oluşmuş Karamanlıca (Yunan Alfabesi ile Türkçe) kitabesi nasılsa kaybolmuş (!)...
Karamanlıca için bakınız: http://tr.wikipedia.org/wiki/Karamanlıca

Sağda Camini bulunduğu sokak...

Caminin içinden sütunlar ve kubbe...




















9 Ağustos 2012 Perşembe

Çeşme Kalesi

Çeşme Kalesi Fatih Sultan Mehmet'in oğlu II. Beyazıt tarafından 1508 yılında yaptırılmıştır. Kale bu gün restore edilmiş ve ilçe merkezinde müze olarak kullanılmaktadır. Kale içinde çevreden çıkarılmış arkeolojik eserlerin ve Çeşme Deniz Savaşı kalıntılarının sergilendiği salonlar bulunmaktadır.

1768-1774 yıllarında Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rus Çariçesi II. Katerina, Baltık donanmasını Amiral Aleksi Orlov kumandasında tüm Avrupa kıyılarını dolaştırıp Cebelitarık Boğazından geçirerek Ege'ye gönderdi. 1770 yılında Osmanlı donanmasını Çeşme Limanında demirli olarak yakalayan Rus donanması  bütün Osmanlı donanmasını yok etti. Rusların zaferiyle biten savaş sonunda Küçük Kaynarca antlaşması imzalandı.

Çeşme Deniz savaşında ve sonrasında yararlı olan Cezayirli Hasan Paşa daha sonra kaptan-ı deryalığa kadar yükselmiştir. Evcil bir aslanı olduğu söylenmektedir...

http://tr.wikipedia.org/wiki/Çeşme_Deniz_Muharebesi
http://www.izmirdeyasam.com/tarihx/149/14/cesme_kalesi_cesme

Kalenin deniz tarafındaki burçlarından biri ve kalenin önünde yanında aslanıyla Cezayirli Hasan Paşa heykeli...

Deniz tarafındaki burçlardan birinin üstteki surlardan görünüşü....

Mazgaldan dışarıya bakış...

Kale içindeki arkeoloji salonundan bazı eserler...

7 Temmuz 1770 çeşme Deniz savaşından kalma bir Rus donanma topu ve altta savaş ile ilgili bir harita...



8 Ağustos 2012 Çarşamba

LAODİKEİA - BİR SEVGİ KENTİ DAHA


Denizli İl merkezine 6 km uzakta yer alan bu antik kentin Helenistik çağın Suriye Kralı II. Antiokhos tarafından MÖ 3. yüzyılda eşi kraliçe Laodike adına kurulduğu söylenir. Ancak kentteki kazılar geç kalkolitik çağdan bu yana (MÖ 3500) bölgenin yerleşim merkezi olduğunu göstermiştir. Helenistik çağın önemli bir kenti ve ticaret merkezi olan Laodikeia önemini çok uzun süre korumuştur. Anadolu'nun en büyük stadyumundan başka 2 tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 4 agora, 5 anıtsal çeşme, 2 anıtsal kapısı ile tarihte ne kadar görkemli  olduğunu bizlere kanıtlamaktadır. Ayrıca Hıristanlık tarihi açısından da önemli bir yeri vardır. M.S. 53-56 tarihlerinde misyoner Pavlus'un Hıristiyanlığı yayma çalışmaları sonucu Hıristiyanlık dininin ilk yedi kilisesinden biri Laodikeia'da kuruldu. Diğerleri: Efes (Ephesos) (Selçuk), İzmir (Smyrna), Bergama (Pergamon), Salihli (Sardes), Alaşehir (Philadelphia),  Akhisar (Thyateira)'dadır.



Suriye Caddesi...

Sütunların arasından gün batımı yakışmaz mı Laodikeia'ya... Hatta bir çift ay? Biraz uğraşılırsa o da olur... :)



 Yerden kaldırılmayı bekleyen işlemeli, resimli bir sütun...



Şehrin Büyük tiyatrosu: Batı tiyatrosu...



Suriye Caddesiyle Stadyum Caddesinin kesiştiği köşede yer alan İmparator Caracella anıtsal çeşmesinin (Caracalla Nymphaeumu) mitolojik sahneleri canlandıran kabartmaları

7 Ağustos 2012 Salı

İASOS -YUNUSLARLA YÜZEN ÇOCUKLARIN KENTİ

İasos, Milas'ın yaklaşık 30 km uzağındaki Kıyıkışlacık Köyü'nde bulunan bir Karya (Karia) kentidir. Güllük Körfezinde Güllük'ün tam karşısında yer alır. Kenti Mora Yarımadasındaki Argos'tan gelenlerin kurduğu söylenir. İsmini ise komutanları İasos'tan almıştır.Kent bir ada üzerindeyken bir berzah oluşmuş ve yarımada haline dönmüştür. Antik kente ait önemli yapılar bu yarımada üzerinde yer almaktadır. Büyük sur, su kemerleri, mezarlar ile balık pazarı olarak adlandırılan yapı ise sur dısında yer almaktadır. İasos'da yapılan kazılarda kentteki en eski yerleşimin M.Ö. 3. bin sonuna kadar uzandığı tesbit edilmiştir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kıyıkışlacık,_Milas

"İasos'ta erkek çocukların gimnasiumda çalıştıktan sonra denizde yıkanmalari bir gelenekti. Bu sırada kıyıya yanaşan yunus, çocuklardan birini sırtına alıp, açıklara götürüyor ve sonra yeniden kıyıya bırakıyordu. Bir anlatiya göre bu öyküyü duyan İskender, çocuğu Babil'e getirtip deniz tanrısı Poseidon'un rahibi yapmış. İasoslular bu olaydan, M.Ö. 3. yüzyılda çıkarılan madeni paralarında, kolunu yunusun sırtına atmış biçimde yüzen çocuk tasvirine yer verecek kadar etkilenmişlerdir."


Meclis binası önündeki sütunlu cadde...





 Bouleuterion (Meclis Binası) Kent ile ilgili kararların alındığı toplantı yeri...

Agora...




 Agorada Korint başlıklı bir sütun...
 Liman binası ve dalgakıran
Akropol de toplama taşlarla yapılmış Bizans surları...

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Anadolu Tarihinin Başladığı Yer: Kaniş (Kültepe) - Karum



KÜLTEPE - KANİŞ (KANESH)

Kayseri'ye 20 kilometre uzakta 5000 yıllık bir başkenttir. MÖ 3000 yıllarına, geç kalkolitik çağa uzanan tarihe sahip kent 1948 yılından bu yana sistematik olarak kazılmaktadır. Kaniş kırallığının başkenti olan Kaniş kenti geniş bir düzlüğün ortasında 20 metre yükseklikte yer alır ve çevresi sağlam surlarla çevrilidir. Bu yukarı şehir yerlilerin oturduğu, saraylar, tapınaklar, depo ve konutların bulunduğu bir alandır. Çevresi ise Asurlu tüccarların yerleştiği Karum ile çevrilmiştir. Anadolu tarihinin başladığı yer olarak kabul edilir.


Kaniş kazı alanından bir panaroma:

Büyük Saray: MÖ 1920-1840 yıllarına tarihlenmiş taş temeller üzerine ahşapla güçlendirilmiş kerpiçlerle yapılmıştır. Taş döşeli uzun bir iç avlusu vardır.


Kuleli Bina: Neşa Kralı Anitta'nın MÖ 1800-1750 yıllarında yaptırdığı bir tapınaktır. Kare planlı ve bina ayaktayken dört köşesinde birer kulesi vardı.


Kral İnar'ın oğlu Warşama'nın Sarayı: Bu görkemli saray Kaniş'in en yüksek yerinde yer alıyor. Anadolunun en eski saray örneklerinden biri. Bir iç surla çevrili ve birçok değişik büyüklükte mekanlara sahip. Korkunç bir yangın geçirdikten sonra terk edilmiş. 


KARUM...
Kaniş kentinin tarihsel önemi, hemen surlarının dışındaki Asur ticaret merkezi olan Karum'dan gelmektedir. Karum'da bulunan çivi yazılı kil tabletler Anadolu'nun en eski yazılı belgeleridir. Kuzey Mezapotamyalı Asur ülkesinden gelerek Kaniş surlarının dışında bir ticaret merkezi kuran Asurlular Anadoluya yazıyı getirmiş ve çözülen çivi yazıları dönemin (MÖ 1900 ler) ticari anlaşmaları, günlük yaşamı, ekonomik kuralları, borç hukuku ve faiz oranlarını, evlenme, boşanma, kölelik, adli kararlar hakkında detaylı bilgiler içermektedir.
Çivi yazılı tabletler arasında az da olsa edebi eserler ve eğitim ile ilgili olanları da vardır.
Aşağıdaki fotoğrafta Karum yerleşkesinden bir panaroma görülüyor. Temelleri kalan binalar bundan yaklaşık 4000 yıl öncesinin konut ve depolarıydı.
 Binaların içlerinde zamanın ölü gömme geleneklerine uygun olarak taştan örülmüş sandık mezarlar ya da pişmiş toprak küp mezarlar bulunuyordu.  Binalar arasında cadde ve sokaklar vardı.Sokak aralarında taş fırınlar inşa edilmişti. 

Binalar taş temeller üzerine kerpiç kullanılarak yapılıyordu. Aşağıda bir binanın temeli görülüyor.




Dörtbin yıllık temeller arasından boynunu uzatmış bir güzellik...

5 Ağustos 2012 Pazar

İzmir Arkeoloji Müzesi

İzmir Arkeoloji Müzesinin bahçesinden seçme taş eserler...

Üst ortada bir lahit kapağında kocasının yanına uzanmış bir kadın kabartması görülüyor.Hastalıkta, sağlıkta ve hatta ölümde bile birlikteler... Hemen altında bir Meduza başı ve Bizans döneminden kabartmalı bir yapı elemanı, onun sağında da harika bir Roma lahiti ve ilginç bir büst yer alıyor. Kolaj'ın solunda ise iyon başlıklı bir sütun parçası var.

Müze bahçesinde Roma döneminden  bir lahit... 



Müze içinde Taş eserler Salonu:


Müze içinde Taş eserler salonundan seçme eserler:



Bronz heykeller ve aslan şeklinde bir aplik....Kolajda solda ve ortada yer alan aynı heykelin görüntüleridir. Bodrum'da denizden çıkarılmıştır ve Ege - İon tanrıçalarından Demeter'e aittir. Sağdaki atlet heykeli insan boyutlarındadır.



Ekrem Akurgal Seramik Eserler Salonundan çeşitli tarihsel dönemlere ait eserlerden seçmeler...





Roma dönemi mozayiği...  Eros ve Pan Romalı evinin duvarlarını süslüyor...