2 Eylül 2018 Pazar

KAHRAMANMARAŞ ARKEOLOJİ MÜZESİ


K.Maraş Arkeoloji müzesinin  tarihi bir bakıma Dulkadiroğulları Beyliği'ne (1339-1515) kadar dayandırılıyor. Bu dönemde Geç Hitit Dönemine ait tas eserlerin Maraş Kalesi'nde saklandığı ifade ediliyor.
Modern anlamdaki Maraş Müzesi, 1947 yılında tarihi Taş medresede kurulmuş. Sonra 1961 yılında Maraş Kalesine ve 1971 de şehir içindeki şimdiki binasına taşınmıştır. Ek bina ve salonlarının tamamlanmasıyla 2012 yılında son halini almıştır. Bugün envanterinde 30 000 tarihi eser bulunmaktadır.

Domuztepe Höyük kazılarından elde edilen bilgilere göre bire bir ölçüde yeniden yapılmış (rekonstruksiyon) bir ev. 

Müzede 7 adet teşhir salonunun ikisi tarih öncesi dönemin yerleşimlerinden Direkli Mağarası ve Domuztepe Höyüğüne ayrılmıştır. Paleolitik çağda önemli bir yerleşim ve bu dönemdeki göçler sırasında sürekli kullanılan bir mola yeri olduğu düşünülen Direkli Mağarası, 16 000 yıllık (MÖ 14 000) insan izleri taşımaktadır. 
Bir neolitik çağ yerleşimi olan Domuztepe Höyük buluntularına göre buradaki yerleşim MÖ 5500 yıllarına kadar uzanmaktadır. Müzede ki ilgili salonlarda bire bir canlandırmalarla o günün insan yaşamından örnekler verilmiş, buluntular sergilenmiştir.

Aşağıdaki linkte Domuztepe Höyüğü ile ilgili yeni bir haber yer alıyor. (2018)


Tanrı ve ana tanrıça idolleri, boncuk dizisi, çeşitli taş aletler ve Obsidiyen  çekirdek

Kadın Vücudu şeklinde bir kap ve neolitik çağda yapılmış desenli çömlek parçaları.

Domuztepe'de bulunmuş bir seramik kap.
Domuztepe Höyüğü kazıları, o dönem insanlarının davranışları, inançları ve yaşamlarıyla ilgili birçok bilgi sağlamıştır. Bunlardan biri de ölüm ritüelleridir. Ölenlerin kemiklerinin sıyrılması, başın vücuttan ayrılması gibi işlemler çok yaygındır. 


Bir toplu mezar çukurunda bulunmuş, vücudundan ayrılarak ayrıca ve özenle gömülmüş, bir genç kıza ait kafatası üzerinde adli patologların yaptığı çalışma, yukarıdaki fotoğrafta görülmektedir. Eğer sağ olsalar yakınlarının bu kızcağızı tanıyabileceği ifade edildiğine göre günümüz insanına çok benzedikleri su götürmez. 


Müzenin girişindeki ilk salon, Maraş (veya Suriye) Fili fosillerine ayrılmış. Yani şu bildiğimiz (!) Elephas Maxima Asurus. :)  6 Metre yüksekliğindeki bu 5 tonluk hemşerimizin ülkemizdeki  nesli tükenmiş olsa da, aynı soydan gelen akrabalarından bir kısmı uzak Asya ülkelerinde yaşamaktadır. Müzede Maraş Fili'nin oldukça sağlam ve tam bir fosili, kendine özel bir salon bulunuyor. 


Salonda Türkoğlu ilçesi Gavur Gölü Bataklığında bulunan diğer kemikler, filin hoperlörden veriler ve tarih öncesinden geldiği izlenimi yaratan sesi eşliğinde sergileniyor.

Ünlü Maraş Aslanı

Geç Hitit Krallıklarından biri olan Gurgum Krallarından III. Halparuntaş tarafından yaptırılmış bu kapı aslanı, üzerindeki Luvice hiyeroglif yazıt nedeniyle çok önemlidir. Yazıtta kral Gurgum (Maraş) Krallarının soy ağacını dedesinin dedesinin dedesine kadar saymıştır. 

Geç Hitit dönemine ait taş kabartma eserler. Kolajın ortasında sağ elinde çift ağızlı baltası (labris),
 sol elinde yıldırımlarıyla koca sakallı baş tanrı, Fırtına Tanrısı Teşup yer alıyor.


Müzenin diğer salonlarında Maraş ve çevresinin zengin tarihinden çeşitli buluntular sergilenmektedir.
Aşağıda bu eserlerden birkaç örnek görülüyor.


    
Asur Kralı III Adad Nirari adına dikilmiş,
iki yüzü de hiyeroglif yazılı sınır taşı.



Ağlamsak suratlı bir stel...
Pişmiş topraktan bir mezar.



Sağlık Tanrısı Asklepius. Sol elinde
bugün hala modern tıbın ablemi olan bir dala
sarılmış yılan bulunuyor.

Bir Roma sütunu





















Çeşitli takılar. 

Keçi başlı törensel kap.

Çeşitli metallerden silah ve aletler, çeşitli kaplar.

















Roma Döneminden bir mozaik.