12 Kasım 2011 Cumartesi

İnce Minareli Medrese - Konya

Konya Alaeddin Tepesinin batısında 1264 yılında Vezir Sahip Ata tarafından yaptırılan bu zarif selçuklu eseri şu anda ahşap ve taş eserler müzesi olarak hizmet vermektedir. Minaresinin ilk şerefesinden yukarısı yıkılmıştır.

Kolajda ortada 1964 yılında Mahmut Akok tarafından yapılmış röleve fotoğrafında medresenin yapıldığı çağlardaki görkemli durumu görülmekte.

Fotoğrafın solunda ahşap, sağında taş eserlerden seçmeler yer alıyor. Ahşap eserler oyma kapı, pencere pancuru, oyma ve boyalı tavan göbekleri son derece güzel ve zevklidir. Taş eserler arasında üstteki kuyruğunda da bir başı olan ejderha, altta sığır avlayan aslan, insan başlı kuş, ortada kabartma çift başlı kartal ve kanatlı melek rölyefleri özellikle dikkat çekmektedir...

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nce_Minareli_Medrese

9 Kasım 2011 Çarşamba

ALAATTİN CAMİİ, KILIÇASLAN KÖŞKÜ, SELÇUKLU SULTANLARI TÜRBESİ

Alaeddin Camii  ve içindeki sultan türbesinin dışarıdan görünümü...
 II.Kılıçaslan Köşkü; Alaeddin köşkü olarak da anılan köşk kalıntısı beton bir şemsiyeyle korumaya alınmıştır. Alaeddin tepesinin eteklerindedir. Sultan II. Kılıçaslan tarafından eski iç surlar üzerine 1190 yılında Seyran Köşkü olarak yapılmış, Sonra I. Alaeddin Keykubat tarafından genişletilmiştir.

Konya'nın Anadolu Selçuklu Devleti devrinden kalan en eski camiisidir. Alaedin Tepesi olarak anılan bir höyük (yapay tepe) üzerinde bulunmaktadır. Sultan Rükneddin Mesud zamanında inşaatı başlanmış, II. Kılıçaslan (1156-1192) devrinde inşaat devam etmiş, Sultan Alaeddin Keykubad döneminde 1221 yılında tamamlanmıştır. İçeride Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş ve mermer sütun bulunur.
Camiinin minberi abanoz ağacından birbirine geçme (kündekari) yöntemiyle 1155 yılında Ahlat'lı Mengum Berti  tarafından yapılmıştır. Zamanının ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerindendir. Mihrap çinilerle süslüdür. Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen orjinaldir.
 Alaeddin Camisinin avlusunda sekizgen çatılı büyük bir türbe yer alıyor. İçinde tam sekiz Selçuklu Sultanının kabri var. Anadolu Selçuklu Sultanları baba ve dedeleriyle aynı türbeye gömülmeyi seçmişler...  Bu zarif türbede çinilerle kaplı sandukalarının altında yatıyorlar...

5 Kasım 2011 Cumartesi

Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi

Konya Karatay Medresesi 750 yıldır Alaattin Tepesinin yanında, Selçuklu Sultanlarının saraylarının karşısında varlığını sürdürüyor.  Günümüzde "Çini Eserler Müzesi" olarak hizmet vermektedir. Fotoğrafta anıtsal giriş kapısı, kubbesinde yer alan çiniler ve sergilenen eserlerden bir kaçı görülmektedir...

http://tr.wikipedia.org/wiki/Karatay_Medresesi

Müzede sergilenen en güzel eserler Beyşehir Gölünün batısındaki Selçuklu saray kompleksi Kubat-Abad'ta bulunmuş çiniler. İki değişik teknikle yapılmış çiniler haç, yarım haç, kare ve sekiz köşeli yıldız biçimindedir. Üzerinde bitki, hayvan, mitolojik yaratıklar ve insan motifleri yeralmaktadır.

http://www.habitat.org.tr/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=50&Itemid=68

4 Kasım 2011 Cuma

Carullah Bin Süleyman Külliyesi - Kula Yunus Emre Köyü




 Manisa'nın Kula ilçesi çok ilginç doğa ve tarih yapıtlarına sahiptir. Ülkemizin en genç volkanik bölgesi olması dolayısıyla birçok volkan konisi ve geniş lav katmanlarıyla tarihte Katakekaumene (Yanıkülke) olarak anılırdı. Ayrıca iç batı anadolu eşiğinde yer alan ilçede peri bacaları da bulunmaktadır.
http://memreozlem.blogspot.com/2010/09/kula-bir-volkan-konisi.html
http://memreozlem.blogspot.com/2010/09/kula-divlit-tepe.html
http://memreozlem.blogspot.com/2010/09/kuladokya.html

Batı anadolu özgün mimarisinin örnekleri olan eski evlerin sıralandığı dar sokakları sizi tarihin içine çeker.
Kula'da görülecek yerlerden biri de Yunus Emre Köyü'dür. Türkiye çapında Yunus Emre'nin birçok mezarı bulunmaktadır. Bunlardan biri de Kula'ya 21 km mesafedeki Yunus Emre Köyündeki türbedir. Türbenin içinde aslında Taptuk Emre ve akrabalarının yattığı söylenen mezarlar vardır. Türbe önünde uzun bir mezar daha yer almaktadır ki burada yatanın Yunus Emre olduğu bir şiirine dayanılarak iddia edilmektedir.

Köyün eski camisi, Carullah Bin Süleyman Camii, bence ülkenin en ilginç camilerinden birisi... Bundan 8-10 yıl önce gittiğimde kapısı kilitliydi, imamı bulamamış ve içeri girememiştim. Bu yıla kadar aklımdan çıkmadı ve yeniden giderek köy kahvesindeki hacı amcaya "Yiğenim camiyi satın mı alacan?" dedirtecek kadar çok fotoğraf çektim...:)

Şu anda yalnızca çeşme ve caminin sağlam kaldığı yapı topluluğu, Carullah Bin Süleyman tarafından eski Taptuk Emre dergahının üzerine cami, çeşme, hamam, dergah ve silahhaneden oluşan bir külliye olarak 1548 yıllarında yapılmış. En üstteki iki fotoğrafta minaresi ve dıştan son cemaat yeri görülen caminin asıl özelliği duvar resimleri..

Alttaki resimlerde sırasıyla kubbe, mihrap ve doğu duvarında yer alan duvar resimleri görülüyor. Çeşitli çiçekler, binalar, yeldeğirmenleri, yelkenliler, ağaçlar, üzüm salkımları, avize ve vazolar gibi bir çok nesne kök boyalar kullanılarak duvarlara işlenmiş. Resimlerin Anadoluda adı bilinen 3 duvar ressamından biri olan Şeyhzade Abdurrahman Efendi tarafından 1808 ile 1821 yılları arasında yapıldığı camideki kitabesinden anlaşılmaktadır.


22 Ekim 2011 Cumartesi

Alacahöyük Hitit Barajı


Alacahöyük antik kentinde Tanrıça Hepat'a ithaf edilen baraj M.Ö. 1240'lara tarihlendiriliyor. Tarım arazilerini sulamak ve içme suyu sağlamak amacıyla kullanılan eser, yaklaşık 150 metre uzunluğunda bir bente sahiptir. Barajın Hitit Kralı Tuthalia tarafından, Anadolu'da yaşanan büyük kuraklığın ardından yaptırıldığı biliniyor. Derinliği farklı noktalarda beş metreye kadar ulaşan baraj, aynı döneme tarihlenen diğer örneklerinden farklı olarak yeraltı suyuyla besleniyor ve su kaynağı kendi havzasının içinde bulunuyor. Barajın açığa çıkarılan kısmında iki kanal, bir havuz ve üç heykel kaidesi bulunmuştur. Yaklaşık üçte ikisi dolan barajda bugün 2 milyon 500 bin metreküp su tutulmuş durumdadır. (Wikipedia)

Alacahöyük Müzesi

Alacahöyük'ün Hititlerden sonraki katmanları Frig uygarlığına aittir. Alacahöyük Müzesinde; kalkolitik çağ, eski tunç çağı, Hatti, Hitit çağlarına ait buluntularla birlikte Frig eserleri de sergileniyor.
Fotoğraf, zarif ve çok renkli figürlerle süslü seramik eşyalar, seramik duvar panoları ve kabartmalı tuğlalardan hazırlanmış bir kolaj...

Alacahöyük


Alacahöyük'te kalkolitik çağdan  yani 6 000 yıldan bu yana  sürekli insan yerleşimleri bulunmaktadır. Kalkolitik, Eski tunç, Hatti, Hitit ve Frig uygarlıkları katmanlar halinde üst üste yığılmıştır.
Fotoğraflarda; üstte Büyük tapınağın sfeksli kapısı; ortada kapının yanındaki duvarlardayer alan Hitit dönemine ait kabartmalar, altta ise sfenksli kapının iç tarafındaki çift başlı kartal kabartması görülmekte. (Çift başlı kartal hepimize tanıdık gelmiş olmalı. Hatti ve Hititler dışında bu kudret sembolünü Roma, Bizans ve Selçuklularda da görmekteyiz.)



Büyük tapınağın yanında Hitit asillerine ait 13 büyük mezar bulunmuş 6 tanesi rekonstrüksiyon yapılarak üzeri pleksiglas örtü ile örtülmüştür.



Büyük tapınağın temellerini oluşturan kaya bloklar birbirlerine kilitlenmek üzere yontulmuş...

http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-41876/alacahoyuk.html




16 Ekim 2011 Pazar

Çorum Müzesi Takılar, Mezarlar ve Etnoğrafya Salonu

Çorum müzesinden çeşitli dönemlere ait takılar...







Çorum Müzesinden iki mezar...

Sağ köşede bir garip mezarı görülüyor bir küp içine konulan ceset mütevazi hediyelerle gömülmüş.
Büyük fotoğrafta müze içinde aslına uygun olarak yeniden yapılmış bir zengin Hitit mezarı yer alıyor. Mezarın alanı yaklaşık 30 metrekare ve derinliği de 1 metre kadar. Duvarları ahşapla desteklenmiş taşlarla örülmüş, üzeri ağaç gövdeleriyle kapatılıp toprakla örtülmüş. Ceset, mezarın bir köşesine cenin konumunda yerleştirilmiş. Mezarın içine çeşitli dinsel objeler, süs eşyası, takılar, yiyecek ve içecek maddeleri konulmuş. Küçük resim mezarın sahibi... İskeletin başındaki altın taca dikkat ediniz.
Görüldüğü gibi sınıf farkı ölümden sonra da süregidiyor...


Müzenin küçük ve sevimli etnoğrafya salonunda sergilenen eserlerin fotoğraflarından hazırladığım bir kolaj. En fazla ilgimi çeken eşyalardan biri ortadaki gözlük. Hem numaralı uzak gözlüğü hem de mavi, hareketli camlarıyla güneş gözlüğü...

15 Ekim 2011 Cumartesi

Çorum Müzesi Tarihi Araç-Gereçler


Çorum müzesinde kalkolitik çağlardan bu yana kullanılan çeşitli araçlar da sergileniyor.
Yukarıdaki fotoğraflar:
-Obsidien ve çakmak taşından kesici aletler;
-Hitit İmparatorluğu zamanından kalma bir testere;
-Hitit döneminden Orak,balta,ok ucu, olta iğnesi vb. aletler;
-Balta kalıbı ve bu kalıba dökülerek yapılmış bir balta ucu.
Alttaki fotoğraflar:
-Taş delmeye yarayan bir matkap;
-Körük kabı (Nasıl çalıştığı aşağıdaki şekilde anlatılıyor.);
-Maltız ve seramik kaplar;
-Dokuma tezgahı malzemeleri...

Çorum Müzesinden Törensel Seramik kaplar

Çorum Müzesinden çeşitli dönemlere ait törensel kaplar. Keçi, boğa, koyun, at gibi hayvan motifleri ile süslü, boyalı, kabartmalı çok kulplu ikiz kaplar törenlerde sıvı adakların sunulmasında da kullanılırdı.

Sağ alt köşedeki nispeten sade kap oldukça büyüktür ve bira mayalanmasında kullanılıyordu.
Hayvan başı şeklindeki kaplar aslında birer kadehtir. (İçindekini bitirmeden masaya koymanız mümkün değil. :) )

14 Ekim 2011 Cuma

Çorum Müzesi Seramik Eşyalar


Çorum Müzesi gerçekten ilginç ve güzel bir müze. Yolunuz bencileyin 300 km yakına bile düşse gidilip görülür ve pişman olunmaz.  Çok güzel restore edilmiş eski bir bina geçirdiği yangından sonra müze olarak düzenlenmiş. Ortopedik özürlüler için tekerlekli sandalye asansörü var. Sanırım müzelerin büyük çoğunluğunda böyle bir araç bulunmuyor. Müzede 4 katlı büyük bir alan kalkolitik çağdan Osmanlı dönemine kadar arkeolojiye ayrılmış. Kronolojik sırayla ilginç eserleri görebiliyorsunuz. Bir bölüm de çok sevimli bir etnoğrafya salonu olarak düzenlenmiş. Kahve, demirci ve leblebici dükkanları canlandırılmış.

Yukarıda oldukça parlak bir ters ışıkta çekilmiş olduğu için fotoshopta beni uğraştıran ilk fotoğrafta müze binası görülüyor.

Alttaki kolajda ise çeşitli çağlara ait günlük kullanım için seramik kaplar var. Her biri kendi çağında gerçek bir sanat eseri ve hepsi birbirinden zarif... Fotoğrafın en altında yer alan büyük matara şeklindeki testi, süzgeçli çaydanlık ve altında maltızı ile delikli kapaklı tencere çok ilginç...

Hattuşaş'ın Yazıları

Hititler ve çağdaşları iki çeşit yazı kullanıyordu. Halkın anlayacağı resme benzer işaretlerden oluşan Hiyografik yazılar ve resmi yazışmalar ve ticari anlaşmalarda kullanılan çivi yazısı.
Yukarıdaki fotoğrafta Çorum Müzesinde bu yazılara ait örnekler görülüyor.

Soldaki iki fotoğraf bir mühür ve üzerindeki hiyografik yazıyı...
Yanındaki fotoğraf Büyük Kral Tabarna Tuthaliya'nın seceresi yazılı steli...

Sağdaki fotoğraflarda çivi yazılı kil tabletler ve bu tabletlere yazmak için kullanılan çivi görülüyor.

12 Ekim 2011 Çarşamba

Hattuşa'nın Yapıları

Fotoğraflar..
-Üst üste konmuş büyük bloklar, taşlarına şekil verilmiş böylece birbirlerine tutunmaları sağlanmış.
-Yine oldukça düzgün bir şekilde oyulmuş büyük taş bloklar.
-Dikine yerleştirilerek uzun bir kemer oluşturulmuş taşlar. Kent kapılarının yapımında bu yöntem kullanılmış.
-Yerkapı'nın tünel yapısı... Birbirinin üzerine yıkılmış gibi yerleştirilen büyükçe taşlar ve ortada bir kilittaşı sırasıyla yapılmış. Tünelin üzerinde 35 m kalınlığında bir taş-toprak yığını var ve binlerce yıldır ayakta...
-Bir saray yapısının  taş temelleri... Binalar bu taş temel üzerine kerpiç ile yapılıyor ve araya ahşap kalaslar yerleştiriliyordu.
-Boğazkalede eski bir ev o da taş temelli ahşap ve kerpiç
-Alacahöyük'te bir başka eski ev; Hitit yapı tekniği hala geçerli....

11 Ekim 2011 Salı

Hattuşaş Surları

Hattuşaş Surlarının uzunluğu 6,5 km dir. Kazılarda bulunan pişmiş toprak modellerden yararlanarak, mevcut taş temeller üzerine o günün teknikleriyle hazırlanan ve o günün ölçülerinde kerpiç kullanılarak 65 m uzunluğunda bir kısım yeniden yapılandırılmıştır. Şehir surlarının yalnızca % 1 i kadar olan yapı Hattuşanın görkemi konusunda bir fikir vermektedir.

Hattuşaş'ın Kapıları






 
Kapılar: Yukarıdan aşağıya:
Aslanlı Kapı (Soldaki aslanın kafası rekonstruksiyon)
Yerkapı: (35 m yüksekliğinde bir yapay tepenin altında 80 m uzunluğunda bir tünelin iki ucu)
Sfenksli Kapı: (Yerkapı üzerindeki yapay tepenin zirvesinde ve kentin en yüksek noktasında yer alıyor. )
Kral Kapısı: Kapının solundaki kral kabartmasının aslı Çorum Müzesinde sergileniyor)

Bilgi için:

10 Ekim 2011 Pazartesi

Yazılıkaya


 Yazılıkaya, Görkemli Hitit İmparatorluğunun en ünlü başkenti Hattuşaş yakınlarındaki kutsal alandır. Hitit halkının yeni yıl törenlerini Yazılıkaya'da yaptığı sanılıyor. Kutsal alan, doğal kayalardan oluşmuş iki oda ve bu odaların önünde şu anda yalnızca taş temelleri kalmış yapılardan meydana gelmiş.
Yukarıda fotoğraflarda en solda büyük oda, en sağda ise küçük oda görülüyor. Ortadakilerde ise kayalara kazınmış kral ve tanrı figürleri yer alıyor.
Alttaki fotoğrafta görülen figürler ise bin tanrılı Hitit ülkesinin tanrılarından bir kısmını temsil ediyor.

Bilgi için:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Yaz%C4%B1l%C4%B1kaya


8 Ekim 2011 Cumartesi

Nevşehir Müzesi

Kapadokya'ya giderseniz, Ürgüp, Göreme, Uçhisar, Ortahisar, Zelve, Mustafapaşa (Sinosis), Çavuşin, Avanos, Peri bacaları, kaya oyma kiliseleri, açık hava müzelerini gezerken Nevşehir Müzesini atlamamalısınız.

Müzenin arkeoloji ve etnografya salonlarında  Hitit'lerden Osmanlı dönemine kadar geniş bir zaman aralığına ait eserler sergileniyor.


Fotoğrafta Nevşehir Müze'sinde sergilenen eserlerden bir kolaj görülüyor.  En sağdaki iki kulplu küpe dikkatinizi çekerim. (Çok seksi değil mi? :) )

6 Ekim 2011 Perşembe

Lâle Devrinin Sadrazamı, Muşkaralı İprahim...

Muşkaralı İprahim, köyünden iş aramak için gittiği pay-i tahttan sadrazam olarak döner.  Orta ve Yeni Çağlarda Nissa olarak anılan, sonra Ürgüp'e bağlı 18-20 haneli bir köye kadar küçülen ve Muşkara adını alan köyüne büyük bir külliye yaptırır. Kurşunlu Camii ve aşevi, hamam, medrese, sıbyan mektebi yapılarından oluşan külliye, çevresine göçü teşvik eder, nüfusun artışını sağlar. Böylece Muşkara, NEVŞEHİR olur.

Muşkaralı İprahim tam bir Osmanlı rüyasıdır. Helvacı ocağından başladığı devlet görevini padişahın damatlığına ve sadrazamlığa kadar yükseltecek zeka ve yetenek sahibidir. Lâle Devri olarak anılan devr-i sadaretinde padişah, III. Ahmet'tir. 13 yıl süren sadrazamlığı sırasında Osmanlı devleti bir barış dönemi geçirir. Tarihe Lâle Devrinin Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'sı olarak geçer. Lâle Devrini sona erdiren Patrona Halil ayaklanması sırasında 1730 yılında idam edilir.


http://tr.wikipedia.org/wiki/Nevşehirli_Damat_İbrahim_Paşa

Fotoğraf : Kurşunlu Camisi minaresi, caminin kubbesindeki iç süslemeler, Şadırvan, mermer işlemeli kapı sövesi, aşevi kubbesi, ve Şehir merkezindeki heykelinden düzenlenen bir kolaj...


22 Eylül 2011 Perşembe

İkonia - Şu Bizim Konya




















Konya'nın10 000 yıllık bir tarihe sahip olduğu düşünülmektedir. Gerçekten de kentin ortasında yeralan Alâaddin Tepesi'nde Neoletik ve kalkolitik çağlardan buluntular elde edilmiştir. İl sınırları içinde (Çumra İlçesi) Çatalhöyük'te uygarlığın ilk yerleşim yerlerinden biri bulunur. Önemini günümüze kadar koruyan kent, Anadolu Selçuklu devletinin başkentliğini yapmıştır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Konya
Konya denildiğinde birçok kimsenin aklına Mevlana gelir. Mevlana Celalettin-i Rumî 1207-1273 yılları arasında Konya'da yaşamış ve orada ölmüştür.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed_Celaleddin-i_Rumi
Fotoğraflar:
1- Akyokuş'tan (Beyşehir yolu) genel görünüş...
2-Mevlana Müzesinden bir kolaj... Türbe bölümünde fotoğraf çekmeyi yasaklamışlar nedense...
3- (Sol) Karatay Medresesi'nin Anıtsal Kapısı. Kubat Abad'tan çıkarılmış çini ve alçı eserler burada sergileniyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Karatay_Medresesi
4-(Sağ) Aziziye Camii Konya Çarsısında ilginç mimarisi ile dikkat çekiyor...
http://www.konya.com/konya-turizm/Camiler/Konya-aziziye-cami.asp 

21 Eylül 2011 Çarşamba

Kubatabad Selçuklu Saray Sitesi



Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâattin Keykubat tarafından 1235 yıllarında Beyşehir Gölü kıyısına yaptırılmış saraylar sitesi...  Yirmi kadar değişik büyüklükte yapıdan oluşmuş. Topkapı sarayının öncülü kabul edilmekte ve sanki bir çadırlı ordugahın taş binalar şeklinde yapılmış halini andırdığı ifade edilmektedir...

Kubat Abad'a ulaşmak için Ispartanın şirin ilçesi Aksu üzerinden, Yenişarbademli, Gölkonak ve Gölyaka'ya gittik. Yol uzun, virajlı ve harikaydı... Saraylar oldukça harap durumda ve sanırım bilimsel değeri estetik ve turistik değerinin çok çok üzerinde... Ancak yukarıda görüldüğü gibi öylesine güzel bir manzaraya sahip ki kesinlikle gittiğinize pişman olmazsınız. Saraydan çıkarılmış çini ve alçı dekorasyon eserleri Konya Karatay Müzesine kaldırılmış...

Fazla bilgi için:
http://www.turkcebilgi.com/kubad-abad_saray%C4%B1/ansiklopedi


 

Afrodisyas; Aşk ve Güzellik Tanrıçasının Kenti...


Aydın ilinden Denizliye doğru  giderken bir mavi levhada "KARACASU" hemen altındaki kahverengide "AFRODİSYAS" yazısını gördüğünüzde, işi gücü düşünmeyin hemen sağa sapın. Karacasu'da bir pide yiyin ve Afrodisyas'a gidin...
Kenti gezmek için en az bir 6 saatiniz olmalı  ve makinenizin hafızasında 2GB boşluk... Yoksa yeniden geleceksiniz demektir...


Çektiğim 150-200 fotoğraftan bir kaçı aşağıda...



-En üstte ortada kentin adandığı Afrodit kültü, Tanrıça, Knidos'ta olduğu gibi güzelliğini çıplak olarak sergilemese de tüm görkemiyle ortada görülüyor. Kolajda bir yanında bir Afrodisyas vatandaşı, diğer yanında  elinde tiyatro maskesiyle ilham perisi...
Hemen altında solda ömrünün 31 yılını verdiği kazılarla kenti yeniden kuran arkeolog, Prof. Kenan T. Erim ve Afrodit tapınağının yanındaki mezarı ... (Bu arada kentin görkemini ilk keşfedenin Fotoğrafçı Ara Güler olduğunu anımsatıp, ustaya saygıyı ihmal etmemek gerek.)

3. fotoğrafta Afrodit tapınağının ayağa kaldırılarak restore edilmiş ve çevresi çimlendirilmiş anıtsal kapısı...
Kentin yaşlılar meclisinin 9 karelik panoraması...

Afrodit'in üç güzel hizmetkarı. Sonsuza kadar tanrıçanın hizmetinde kalsınlar diye olmalı mermere nakşedilmişler... Adları: Neşe, Görkem ve Tazelik...


Kentin agorası. Afrodisyaslılar bu oval havuzun çevresinde gezerek alış verişlerini yapıyorlardı....

Müze içinde ki nefis heykel ve kabartmalar, sanatsal lahitler, hamamlar, diğer tapınaklar, Roma döneminden günümüze en sağlam ulaşmış hipodrom, tiyatro ve diğerlerinin fotoğraflarını koyamadım şimdilik...  Belki sonra...


Ayrıntılı bilgi için:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Afrodisias