12 Kasım 2010 Cuma

Hüdavent Hatun Türbesi

Hüdavent Hatun Selçuklu Sultanı IV. Rüknettein Kılıçaslan'ın kızı...  1332 yılındaki ölümünden 20 yıl önce dönemin en güzel  taş işçiliği örneklerini taşıyan bu sanat eserini yaptırmıştır. Türbeye daha sonra Emir Sücaeddin Kızı Paşa Hatun (ölm.1340), Niğde Sancak Bey’in kızı Belkıs Hatun (ölm.1563) da defnedilmiştir. Bu üç soylu kadının yattığı sekizgen türbenin kapısı ve üç penceresinin nefis işciliği görülmeye değer. Altta mermwer söveli pencerelerden detaylar görüyorsunuz.
Özellikle solda daha da büyütülmüş insan başlı kuş motifi son derece ilginç.


Niğde Müzesi




Niğde'de müzeyi bulmakta biraz zorlandık. İyi ki de böyle oldu çünkü onu ararken kaleyi, saat kulesini, Efsanevi Alaattin Camisini (malesef içine giremedim) ve güzeller güzeli Hüdavent Hatun Türbesini keşfettim.



Müze beklendiği gibi zengin anadolu uygarlıklarının 10-12 bin yıllık izlerini sergiliyor.


Yukarıdaki Fotoğraf kolajında en solda türkmen tepeliği, hemen yanında Hititlerin fırtına tanrısı güçlü Teşup'un yer aldığı bir stel, hemen sağında anadolunun güzel aşk tanrıçası Afrodit'in oğlu haşarı Eros, Eros'un ayaklarının altında bakışlarıyla karşısındakileri taşa çeviren yılan saçlı korkunç Medusa, onun solunda üzerinde hiyogralif ile Hititce "... sa wa pa/i-mu-ta wa..." yani Tanrı benimle oldu yazılı bir yazıt, yanında da bir roma steli görüyorsunuz. Altta yatan ise küçük bir bebek mumyası ve çok da eski değil. Bizans döneminden kalma...
Niğde Merkez Akhisar Köyündeki Çanlı Kilisede bulunmuş dört çocuk mumyasından biridir. Geç Bizans dönemine MS 11 -12. yüzyıla tarihleniyor. Aksaray Müzesinde de yer alan mumyalarla çağdaş.
Müzede fotoğrafta yer almayan bir kadın mumyası da sergileniyor...

İlkokul öğrencileri müzeyi gezmeye gelmişler. Kısa bir sohbetten
 sonra beni kırmadılar Hitit Fırtına Tanrısı Teşup stelinin 
önünde sevimli ve güzel bir poz verdiler.



Bölgedeki obsidiyen kaynakları MÖ 9000 ile 5000 yılları arasında işletilmiştir. Güllüdağ çevresinde yalnız obsidiyen kaynakları değil, onu işleyen işlik ve atölyelerin izlerine rastlanmıştır. İlk çağlarda obsidiyen çok önemli bir maddeydi. Volkanik cam olarak bilinen obsidiyen keskin hatları nedeniyle bıçak, orak, keski gibi aletler dışında ok ve mızrak uçları yapımında da kullanılıyordu.



Sergilenen kemikten yapılma eserler...
 
Hititlerin baş tanrısı, Fırtına Tanrısı Teşup,
bir elinde baltası, diğerinde  yıldırımları ile taşa nakşedilmiş.

Ahşap oyma bir dolap kapağı...




Müzede sergilenen değişik eserler. Farklı yıllarda kullanılan 
8 farklı tabanca, altın gerdanlık, gülsuyu şişeleri ve
koca bir yüzük ...
Sağdaki fotoğrafta ayaklı şamdanlar...



Afyon'un Karahisar'ı ve Ulucami


Afyon'u Afyonkarahisar yapan Karahisar kalesi...
Kale, şehrin güneyinde, çok yüksek ve yalçın bir dağın tepesindedir. Volkanik sarp kayalar üzerine M.Ö. 2000 yıllarında kurulduğu sanılıyor.
İlk yerleşim Hitit kralı II. Murşil'in Arzava seferinde kullanıldığından bahsedilen ve Hapanova (Yüksek Tepe) olarak adlandırılan Kale'de rastlamaktayız. Hitit sur parçaları günümüze kadar ulaşmıştır.Hititlerden sonra Frigler ve diğer anadolu medeniyetleri tarafından da kullanılmştır.

http://www.afyon-bld.gov.tr

Ulu Cami, Selçuklu döneminde 1272 tarihinde Sahip Ata oğullarından Nusretüddin Ahmet tarafından yaptırılmıştır.  Taş duvarlı cami kızılçamdan 40 direk üzerinde duran ahşap bir tavana sahiptir. Bu blogta Selçuklu döneminden Beyşehir Eşrefoğlu ve Birgi Aydınlıoğlu Mehmet Bey camilerinde olduğu gibi zamanın harika ahşap işçiliği örnekleri ile doludur. Tavanda ilk yapılıştan kalmış sütun başlığı ve bazı süslemeler dışında orjinal mihrap kapısı ve yine orjinal minber çok güzeldir...
http://afyon-abdulhalim.blogspot.com

5 Ekim 2010 Salı

Güzelyurt (GELVERİ) Kilise Camii


Aşağı Mahallede bulunan cami 1924 yılında mübadeleden sonra çan kulesi minareye çevrilerek cami yapılmıştır. Asıl yapı Aziz Gegorius kilisesi olarak Bizans İmparatoru Theodoslus tarafından MS 385 yılında yaptırılmıştır. Bahçesinde merdivenle inilen derin bir ayazma bulunmaktadır.

Kilisenin yapıldığı 385 yılından sonra önemli değişikler geçirdiği anlaşılmaktadır. En önemli değişik ise 1835 yılındaki restorasyon sırasında olmuştur. Aya Grerorios kilisenin tamiri için İstanbul ‘ da yaşayan Rumlar tarafından saraya yapılan baskılar sonucu 1834 yılında bir ferman çıkarılarak, özel izin alınmıştır. 1835 yılında kilisenin plan şemasında büyük değişiklikler yapılmış ve kapalı Yunan Hacı tipinden.3 nefli, kubbeli bazllika tipine geçilmiştir.
http://www.aksaray.bel.tr/guzelyurt.aspx 

4 Ekim 2010 Pazartesi

Kula Zafer Okulu

Okul Rumlardan kalma iki katlı bir mimari sanat eseri. Şu sıralar harabe görünümünde... Ancak Kula Belediyesi Web sitesinde bildirildiğine göre röleve planı yapılmış ve restorasyon çalışması başlamış... Restorasyon tamamlandığında Anadolu Güzel Sanatlar lisesi olacakmış...
Okulun benim için özel bir önemi daha var:
Dedem Hasan Tahsin 1919-20 yıllarında bu okulda öğretmenlik yapmış. Annem Belkıs, bu sırada Kula'da doğmuş. Yunan işkali sırasında (28 Haziran 1920) dedem, ailesini toplayıp Konya Beyşehir yolundaki Kızılören Köyü'ne kaçmış. Muallimliğe orada devam etmiş.İkinci kızı Adile Teyzem de orada doğmuş. Kurtuluştan sonra hemen Tire'ye dönmüş.

26 Eylül 2010 Pazar

Akşehir Nasrettin Hoca Anıtı ve Türbesi

Nasrettin Hoca Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde 1208 yılında doğdu, Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun’dur. Önce Sivrihisar’da medrese öğrenimi gördü, babasının ölümü üzerine Hortu’ya dönerek köy imamı oldu. 1237′de Akşehir’e yerleşti. 1284 yılında öldü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. 
Nasreddin Hoca bir halk bilgesi olup, Türk folklorunun en önemli fıkra kahramanıdır. İlk Nasrettin Hoca hikâyesi 1480 tarihli Saltukname adlı eserde yazıya geçirilmiştir. Bazı fıkralarında söz edilmesine karşın Selçuklu devrinde yaşamış olan Hoca Timur Han ile karşılaşmış olamaz. 
Fotoğraflarda Akşehir'deki heykeli, heykel kaidesinde yer alan "Ye kürküm" fıkrasından esinlenmiş bir rölief, mezarı ve türbesi  görülmektedir.


25 Eylül 2010 Cumartesi

YALVAÇ - ANTİOCHEİA ANTİK KENTİ (PİSİDİA ANTAKYASI)





Pisidia bölgesi, Büyük İskender'in generallerinden Seleukid Hanedanı kurucusu I. Seleukos Nikator'un eline geçince bölgedeki yerli halk üzerinde egemenliği sağlamlaştırma düşüncesiyle, stratejik öneme sahip yerlerde 60 kadar şehir kurdurmuştur. Bu şehirlerden 16 tanesi, Seleukos'un babası Antiokhos'un adıyla anılmaktadır ki, Pisidia'daki Antiocheia da bunlardan birisidir .

Üstteki panoramik fotoğraf kentteki görkemli Augustus tapınağıdır. Alttaki fotoğraflardan soldan ikincisinde 16 km öteden kente su taşıyan ünlü su kemerinin ayakta kalan kısmı görülmektedir.

24 Eylül 2010 Cuma

Uşak Müzesi

Uşak Müzesi, Karun Hazinelerinin sergilendiği müze.  M.Ö.560 ile 546 yılları arasında Lidya kralı olan Kroisos (Karun) dönemine ait bu altın ve gümüş eserler Uşak-Güre Köyü yakınlarındaki tümülüslerden kaçak hazineciler tarafından 1960'lı yıllarda çıkarılarak kaçırılmıştı. ABD Metropolitan müzesinde ortaya çıkan paha biçilmez hazine 1993 yılında ülkeye getirilerek Uşak müzesinde sergilenmeye başlandı.
Yanda fotoğrafı görülen hazinenin en güzel parçalarından kanatlı at broşu müzede sergilenmekteyken yerine sahtesi konularak yeniden çalındı. Sahtesi sergilenmeye devam ediliyor... Bu küçük som altın broş gerçek bir sanat eseri sahte bile olsa çok güzel...
Lidya krallığının son yöneticisi olan Kroisos, ki araplar onu KARUN olarak bilirler, çağımızda bile zenginliğin örneği olarak söylenir. Lidya devleti, başkent Sardes'in Büyük Keyhüsrev ya da Kiros adıyla bilinen Pers kralının ordularınca fethedilmesi sonucu yıkılmış ve Kroisos esir edilmiştir.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Göreme Açık Hava Müzesi


Nevşehir'e 13 km. uzaklıkta ve Göreme kasabasının 2 km. doğusunda yer alan bir kaya yerleşim yeridir. M.S. 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde manastır hayatı yaşanmıştır. Hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları mevcuttur. Bugünkü Göreme Açık Hava Müzesi manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul edilir. Soğanlı, Ihlara, Açıksaray aynı eğitim sisteminin daha sonraları görüldüğü yerlerdir.
Kiliseler, 2 tür teknikle boyanmıştır. Birincisi, doğrudan doğruya kaya yüzeyi düzeltilerek üzerine yapılan boyama; ikincisi ise, kaya üzerine yapılan secco (tempera) ve fresko tekniği ile yapılan boyamadır. Kilisede işlenen konular İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmıştır.
Göreme Açık Hava Müzesi'nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise bulunmaktadır.
http://www.nevsehirkulturturizm.gov.tr

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Ürgüp Müzesi

Ürgüp Müzesinden seçmeler...
Küçük bir müze ama giderseniz gezmeyi ihmal etmeyin...
İçanadoluda yer almasına karşın çevrede bulunmuş deniz canlısı fosilleri ve fosilleşmiş mamut dişleri de sergileniyor.

11 Temmuz 2010 Pazar

Atçalı Kel Memed Efe


1829'da Kuyucak'ta başlayan Kel Memet'in önderliğindeki Aydın ayaklanması bir halk ihtilali özelliklerini taşır... Osmanlı İmparatorluğu'nun girdiği savaşların vergi yükünden bunalan halka bu vergiyi kaldırdığını ilan etmiş, mültezimlerin, voyvodaların ve zabitlerin halktan keyfi olarak topladıkları vergileri kaldırmıştır... hükümetten serbest ticaret ve tarımın korunmasını, kanunların değiştirilmesini, daha eşit kanunlar yapılmasını ve askerliğin yeni esaslara bağlanmasını istemiştir... İlk ayaklanmasında Aydın mütesellimi ve yanındaki adamlarıyla girdiği çatışmalar hariç, diğer kasabalarının hiç birisinde ona karşı silah atılmamıştır. Aksine, adamlarıyla birlikte bu kasabalara birer kurtarıcı gibi girmiştir. İdaresi altında bulunan yerlerde halkının malına, canına ve ırzına saygı göstermiştir. Seyahat hürriyetine engel olmamıştır. Zulmü ve adaletsizliği ortadan kaldırmak, yeni bir düzen kurmak için çalışmıştır.
(Wikipedia)
Çok sevilen Efe hakkında çok değişik söylenceler vardır. Aydın'ın en ünlü derebeylerinden mültezim Arpazlı ailesinin yanında çalışan Kel Memed'in beyin kızına aşık olduğu ve istettiği rivayet olunur. Elbette bu girişim hakaret ve alaylarla karşılanır. Bey; "Ülen çulsuz, Aydın'a vali ol da öğle gel." diyerek onu kovalar. Sonuçta osmanlıya karşı ayaklanmayı başlatan Kel Memed Efe kendini Aydın Valisi ilan eder ve mührünü bastırır. "Vali-i vilayet, hademe-i devlet, Atçalı Kel Memed"
Arpazlı kızını verdimi bilinez ama Osmanlı Devleti, ihtilali -kendi halkına her zaman yaptığı gibi- oldukça kanlı bir şekilde bastırır, Atçalı Kel Memed'i de asar. Buna karşı Aydın halkı onu efsaneleştirmiş ve unutmamıştır...
Fotoğrafını gördüğünüz anıtı, Atça Beldesinin girişindedir. Anıt duvarında yazılan ona ait bir başka söylencenin ifadesidir. Bence bu Atçalı'nın kişiliğini yansıtan ilginç bir öykü. Kel Memed, ayaklanma sırasında yalağı (teknesi) olmayan bir çeşmenin yanından geçer ve oraya bir tekne yapılmasını emreder. Çeşmenin üzerine de; "Su elin, Çeşme elin, Tekne Atçalı Kelin" yazdırır. Böylece hem adı kitabede yer almış, hem suyu ve çeşmeyi sahiplenmemiş hem de kitabe kafiyeli -ve bence çok sevimli- olmuştur... :)

Aksaray Müzesi

Konya Aksaray, Niğde Aksaray derken artık Aksaray
Aksaray ili oldu. Pırıl pırıl 68 numaralı İlimiz.
Kapadokyanın giriş kapısı ve harika bir müzesi var

Soldaki fotoğrafta müzede sergilenen eserlerden oluşturduğum bir kolaj görüyorsunuz. Sağdakinde ise müzede sergilenen mumyalardan örnekler var. Üstte iki bebek, altta bir kedi mumyası yer alıyor. Ortada ise mumyaların giysilerinden bir kumaş parçası görülüyor. Mumyaların Mısır'dan farklı bir teknikle ve Bizans döneminde yapıldığı biliniyor

9 Temmuz 2010 Cuma

Konstantin - Eleni Kilisesi







Ürgüp Mustafapaşa Beldesinde yer alan kilise, 1729 yılında ibadete açılmış. Halkın çoğunluğunu oluşturan Ortodoks Rumlar 1923 den sonra mübadele ile yurtlarından koparılıp yaban ellere (Yunanistan) gönderilince yerlerine Yunanistan'dan getirilen Müslüman Türkler yerleştirilmiş.
Asıl adı Sinasos olan Mustafapaşa'daki Konstantin-Eleni kilisesi ziyarete açık ve sağlam durumdadır. 2010 yılı haziran ayında Patrik Bartholomeos'un yönettiği büyük bir ortodoks ayini yapılmıştır.

Kapısındaki kitabesinde kilisenin ağzından yazılmış şekilde şu ifadeler yer alır:

Putperestlerin takipcisi, pek mukaddes kırallar mümin Konstantin ve Eleni’nin mabediyim. Sultan Ahmet zamanında kısmen inşa edildim. Sultan Abdülmecid zamanında da gerektiği gibi süslendim. Meşhur Pasios’un başrahipliği zamanında ise Sinososlular cemaatinin mücadele ve harcamaları ile temellerden inşa edildim 1729’da. 1850’de ise tamir edildim.

Günümüzde Küçük Asya Araştırmaları Merkezi’nde bulunan, 6-16 Mart 1849 tarihli, o zaman Sinasos’un idari açıdan bağlı bulunduğu Gülşehir (Aravissos) Kadısı İsmail Bey’e gönderilen bir fermanda kilisenin, ilk kurulduğu dönemdeki görüntüsünün korunması şartıyla onarımına izin verildiği belirtilmiş ve onarım sırasında denetlenmesini emredilmiştir.

Ayrıntılar için: http://www.edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr/index.php/EFD/article/viewFile/591/420

8 Haziran 2010 Salı

Ağzıkarahan




Aksaray Sultanhanı'ndan sonra Kapadokya'da ikinci durak Aksaray-Nevşehir karayolunun 15. km'sinde yer alan Ağzıkarahan'dır. Bulunduğu köyle aynı adı taşıyan kervansarayın, diğer adı da Hoca Mesud Kervansarayı'dır. Ağzıkarahan'ın 2 kitabesine göre yapımına zengin bir tüccar olan Hoca Mesud bin Abdullah tarafından 1231 yılında başlanmış, 1239'da tamamlanmıştır. Kervansaray'ın holü I. Alaaddin Keykubat, avlusu ise oğlu II. Gıyaseddin Keyhusrev zamanında yapılmıştır.
http://www.avanosevi.com

Hanın yazlık bölümünden
Kışlık bölüm kapısının taş süslemeleri...

Hanın avlusunda yer alan köşk-mescit 

Bin Abdullah tarafından yaptırılmış
 kışlık bölümün kapısı

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Konya İnce Minareli Medrese



Selçuklu Vezirlerinden Sahip Ata tarafından 1260 yıllarında Mimar Kölük bin Abdullah'a yaptırılmıştır.
"Kubbeli kapalı medrese planı ile açık medrese tipolojisinin buluştuğu bir denemedir. Büyük bir kubbe ile örtülü olan avlunun iki yanında tonoz örtülü dörder öğrenci odası bulunur. Girişin tam karşısında eyvan, onun iki yanında da kubbe örtülü köşe odaları vardır.
Öteki Selçuklu medreselerinde karşılaşılamayan bir taçkapı ve ona bağlı bir giriş mekânı tasarımına sahiptir. Yanında yer alan dışa açık mescit günümüze ulaşmamıştır.
İri plastik taş işçiliği ve düğümlü geniş şeritlerin içine kazınmış kitabesi yüksek ve derin bir niş biçimindeki portale özgünlük kazandırır. İri plastik enginar yaprakları, ustalıkla yapılmış yüksey rölyef geometrik süslemeleri Berenson gibi bazı araştırmacılar "Fransız gotiğinden bu yana rastlanan en soylu sanat" olarak nitelemektedir.
Tuğla duvarlar üzerinde yükselen ve düz bir pandantif yüzeyini üçgen öğelere bölen köşe öğeleri üzerinde, yirmigen bir kubbe kaidesi oluşur. Sırlı tuğla kubbenin çapı 10.80 m dir.
Tuğladan inşa edilmiş minarede, yivlerin arasındaki kaval silmeler firuze renkli sırlı tuğladandır."
(www.mimarlikmuzesi.org)

İnce Minareli Medrese Konya'nın Merkezindeki Alaattin Tepesi yanında yer almakta ve bugün Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Konya Beyşehir Eşrefoğlu Camii



"Eşrefoğlu Camii, Anadolu'daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinalidir. Konya'nın Beyşehir ilçesinin kuzeyinde, İçerişehir Mahallesi'nde yer alır. 1296-1299 yılları arasında yapılmıştır. Orta Asya'da Semerkant, Buhara gibi eski Türkistan şehirlerinde yer alan ağaç direkli camilerin ülkemizdeki bir örneği olan Eşrefoğlu Camii, çok sayıda ahşap sütun üzerinde yükselir. Yüzyıllar boyu kış aylarında camiinin damındaki kar, çatının ortasındaki boşluktan ortadaki havuza atılmış ve ortamı nemlendirerek yakılan sobalardan ötürü ahşap sütunların çatlayıp kurumasını engellemiştir...
6 metre yüksekliğinde, çini mozaik ile kaplı çok görkemli bir mihraba sahiptir. Anıtsal bir taç kapısı vardır. Minberi tamamen ceviz ağacından, oymalı ve çatmalı tutkalsız yapılmıştır... Eşrefoğlu Camii, Selçuklu Ulu Camiilerinde görülen şu özelliklerin tamamını barındıran tek örnektir: Çoğul ahşap sütunlu, tavanı tamamen ahşap ve kalem işçliği ile süslenmiş, minber tamamen ahşap ve Kündekari tekniği ile yapılmış, mihrabı çinili. Beylikler Devri'nde Eşrefoğlu Beyi Süleyman Bey tarafından..." (Wikipedi) yaptırılmıştır.

Bu görkemli eser, Ödemiş Birgi'deki Aydınlıoğlu Mehmet Bey camii ile neredeyse aynı yıllarda yapılmış. Bu nedenle birçok benzerlikler taşıyor. Selçuklu taş ve ağaç işçiliğinin en güzel örneklerini görmek istiyorsanız bu camileri ziyaret etmelisiniz.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Eşrefoğlu_Camii

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Birgi 'den


Birgi Beldesi Aydınoğulları Beyliğinin ilk başkentidir. Beyliğin kurucusu Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından 1312-13 yıllarında bir külliye olarak yaptırılmıştır.
Bir ahşap oyma şaheseri sayılan minberi ile ünlüdür. Muzaferiddin Bin Abdülvahid adlı bir ustanın eseridir. Kündekâri denilen bir teknikle yapılmıştır. Pencere kapakları da birer sanat eseridir.
Fotoğrafta sağda caminin güney duvarında yer alan bir pencere ve kürsü, ortada Birgi girişindeki doğal anıt bir karaselvi ağacı, solda Aydınoğlu Mehmet Bey, oğlu İsa Bey, İbrahim Bahadır Bey ve Aydın Beyi Gazi Umur Bey'in mezarlarının bulunduğu türbenin kubbesi görülüyor.

9 Mayıs 2010 Pazar

Birgi Çakırağa Konağı


Ödemiş Birgi beldesinde Çakıağa Konağı olarak tanınan konağın inşaatına 1761 yılında Şerif Aliağa tarafından başlatıldığı bilinmektedir. Konağın zengin, renkli ve süslemeli stili, tezyinatının 19. yüzyılın ilk yarısında yapılmıştır. Üç katlı, dış sofalı, çift köşk odalıdır. Özellikle yazın kullanılan yüksek tavanlı üst katın tavan ve duvarları, zengin bitki ve meyve motifleri, şehir panoramaları ile süslüdür.Günümüzde Kültür bakanlığına bağlı bir müze olarak ziyarete açıktır.

Sardes Artemis Tapınağı


Helenistik dönemde bir Lidya kutsal alanında inşa edilen Artemis Mabedi.
Fotoğrafta ayakta kalan iki sütunun arasından Lidya döneminde ele geçirilemez olduğu sanılan Sardes akropolünde yüzlerce yıl sonra yapılmış Bizans surları görülüyor.
MÖ 550 yılında büyük Pers Kralı Kiros (II.Keyhüsrev) Sardes'i alarak Lidya devletine son verdi, bizim Karun olarak bildiğimiz son Lidya kralı, Kroisos'u tutsak etti ve dillere destan Lidya hazinelerine el koydu.

Sardes Hamam Gimnazyum kompleksi


Parayı başımıza dert eden Lidya ülkesinin başkenti, zenginliği 2500 yıldan bu yana dillere destan Kresus'un (Karun) memleketi, 1400 yıl boyunca bölgenin en parlak kenti Sardes.

Fotoğrafta Sart kalıntılarının görkemli yapısı hamam gimnazyum görülüyor. Yapı Lİdya'lılardan değil Roma döneminden kalma...

Sart harabeleri Manisanın Salihli ilçesinde bulunuyor.

Belevi Anıt Mezarı

Efes - Sart yolu üzerine yapılmış ve dünyanın 7 harikasından bir olan Bodrum'daki Mausoleum'a benzetildiği için Belevi Mausoleumu olarak anılan anıt mezar. Arkeologlar anıt mezarın MÖ 281 yılında ölen Efesos'un kurucusu Lysimakhos için yapıldığını ancak tamamlanmadığını, daha sonra MÖ 246 da ölen II. Antiokhos Theos'un buraya gömüldüğünü ve anıt mezarın tamamlandığını düşünüyorlar.
Selçuk Tire yolunda Belevi Beldesine çok yakın olan anıt mezar, harika bir ova ve sulak alan manzarasına sahiptir.

24 Nisan 2010 Cumartesi

Kızılağaç Köyü - Milas




Hem köy, hem etnoğrafya müzesi, bu Türkmen köyüne Milas-Söke karayolundan ayrılan 11 km'lik bir asfalt yolla kolayca ulaşabilirsiniz.

8 Nisan 2010 Perşembe

Milas Müzesinden


Şimdi biraz Bodrum'un gölgesinde kalmış olmasına karşın tarihte bölgenin en parlak kenti olduğu dönemler de vardı. Milas'ın küçük, alçak gönüllü müzesinde cilalı taş baltalardan, Karya, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine kadar tarih ve kültür ürünleri sergileniyor.

7 Nisan 2010 Çarşamba

Euromos - Zeus Tapınağı



Anadolu'nun en iyi korunmuş tapınaklarından biri, Milas ilçesinin Selimiye beldesi yakınlarındaki Euromos Antik Kenti'ndeki Zeus Lepsynos Tapınağıdır. M.S. 2. yy.da, (Roma İmparatorluk döneminde) bir arkeik çağ tapınağı üzerine inşa edilmiştir.
Korint stili yapının sütunları üzerinde görülen yazıtlar, sütunun kentin farklı aileleri tarafından adak olarak yaptırıldığını göstermektedir. Örneğin 5. sütunu fizikçi Menekrates ve kızı Tryphania adamıştır.
Tapınağın arka tarafında Karya'lıların çok sık kullandığı bir sembol olan Tanrı Zeus'un çift ağızlı kutsal baltası Labris kabartması yer alır.

6 Nisan 2010 Salı

Selçuk Müzesi Sokrates Odası Düzenlemesi


Efes Antik Kentinin zenginleri Yamaç Evler diye adlandırılan kesimde oturuyordu. Yamaç evlerden birinin duvarında ünlü düşünür Sokrates'in kırmızı zemin üzerine yapılmış resmi bulunmaktaydı. Bu duvar resmi şu anda Selçuk Müze'sinde sergileniyor. Duvar resimleri, büstler, niş içindeki Avcı Artemis heykeli, yer mozayikleri, mankenler ve zamanın eşyalarının benzerleri kullanılarak müze içinde ilginç bir düzenleme yapılmış.

Selçuk Müzesinin Eros'ları


Eros'u kim bilmez. Oklarını insanların kalbine göndererek aşık olmasını sağlayan o tombul kanatlı sevimli ve şakacı genç tanrıyı.
Aşk Tanrıçası ve güzeller güzeli Afrodit'in oğludur.
Efesliler onun çeşitli heykelciklerini evlerinde bulundururdu. Fotoğrafta Selçuk Müzesindeki birçok Eros'tan seçmeler görüyorsunuz. Ortada yer alan büstün göz alıcı güzelliği çok dikkat çekici. Hemen altında ünlü yunusa binmiş Eros heykelciği yer alıyor. Sağ altta annesi Afroditle birlikte görülüyor.
Sol üstteki heykelcik güzelliğiyle Afroditi kıskandıran ve aşk tanrısı Eros'u kendine aşık eden Psykhe, Eros ile sarmaşmış olarak yontulmuş.

5 Mart 2010 Cuma

Bodrum Kalesinden... Uluburun Batığı

Bodrum Kalesindeki Sualtı arkeoloji müzesinde sergilenen Uluburun Batığı:
"Tunç Çağı Batıkları salonunun ikinci ve üçüncü bölümlerinde bulunan Uluburun Sergilemesi Temmuz 1999 da açılmıştır. Birinci salona girer girmez karşımıza batığın birebir replikası çıkar. Mavi zeminde gerçekleştirilen deniz tabanı görüntüsü ise bizlere teknenin ilk kez görüldüğündeki halini yansıtmaktadır. Burada geminin alt kısmı Suriye , Mısır ve Kıbrıs'tan yüklenen yüklerin nasıl taşıdığını göstermesi açısından açık olarak yapılmıştır.Dünyanın bilinen en eski batığı olarak tanımlanan ve Uluburun açıklarında ki batık Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nin en önemli ve özel sergilemesidir. Milattan Önce 14. yüzyıla tarihlenen batık ilk kez Bodrumlu süngerci Mehmet Çakır tarafından görülmüş. Bodrum Müzesi tarafından 1982 yılında gerçekleştirilen ilk bilimsel dalışın ardından 1984 -1994 yılları arasında on yıl süren kazıları Texas Üniversitesinden George Bass ve daha sonra Cemal Pulak başkanlığındaki heyet tarafından gerçekleştirilmiştir."
http://www.bodrum-museum.com

Batıkta ana yükü; 365 bakır külçe, 1 ton kalay külçe ve yüz testi içinde reçine oluşturmaktaydı. Ayrıca Uluburun Batığı'nda bulunan çok değerli buluntular da müze salonlarında sergileniyor.